Ceza Hukukunda Kanunilik İlkesi ve Kanunilik İlkesinin Sonuçları
Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi olarak da ifade edilen kanunilik ilkesi temel olarak suç oluşturan fiiller ile bunların karşılığı olan yaptırımların kanunla düzenlenebileceğini ifade eder. Dolayısıyla suç olarak kanun tarafından düzenlenmeyen bir fiilden dolayı kişinin cezalandırılması mümkün olmaz. Bu yönüyle kanunilik ilkesi kişiler bakımından hukuki bir güvence sağlar.
Bu güvenceler kısaca şu şekilde ifade edilebilir.
- Suç ve cezaların kanunla düzenlenmesi gerekir. Yönetmelikle veya idarenin iğder düzenleyici işlemleriyle suç düzenlenemez.
- Suç oluşturan fiillerin belirli olması gerekir.
- Kimse işlediği zaman yürürlükte olmayan bir suçtan dolayı cezalandırılmaz.
- Suç ve ceza içeren hükümlerde kıyas yasaktır. Bir fiil suç olarak düzenlenmesiyle, benzer bir fiile ilişkin ceza uygulanamaz.
Kanunilik ilkesi Başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (11. Madde) olmak üzere TC Anayasa m. 38 ve Ceza Kanunu m. 2’de düzenlenmiştir.
Kanunilik ilkesi Başta İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 11. Madde
Hiç kimse işlendikleri sırada milli veya milletlerarası hukuka göre suç teşkil etmeyen fiillerden veya ihmallerden ötürü
mahkum edilemez. Bunun gibi, suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha şiddetli bir ceza verilemez.
TC Anayasa m. 38
Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Ceza Kanunu m. 2
(1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. (2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.
Kanunilik ilkesinin Sonuçları
Kanunilik ilkesinin 4 sonucu vardır.
1- Örf ve adetlerle ceza uygulanamaması
Kanunilik ilkesi suç ve ceza içeren fiillerin kanunla düzenlenmesini içerir. Bu nedenle bir davranış sırf örf ve adete aykırı olduğu veya örf ve adetçe ayıplandığı için cezalandırılmaz. Ancak bu ceza hukukunun örf ve adetleri tamamen dışladığı anlamına gelmez.
Örf ve adete karşı olan bir davranış kanun koyucu tarafından suç ve ceza içeren bir kanun olarak düzenlendiğinde artık ceza hukukunun bir parçası olur. Yine bazı ceza kanunlarının yorumunda da örf ve adetten yararlanılabilir.
2-Belirlik İlkesi
Bu ilke suç ve ceza içeren ceza kuralının içeriğinin belirli olmasını ifade eder. Diğer anlatımla ceza kanununun muhatabı olan kişiler tarafından hangi fiillerin suç oluşturduğunun anlaşılması gerekir. Bu ilke sadece suç oluşturan fiilin değil bu fiil karşılığında uygulanacak yaptırımın da belirli olmasını içerir.
Örneğin, TCK m. 81’de “Bir Kişiyi öldüren müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır” şeklinde kasten öldürme suçu düzenlenmiştir. Bu suç ile bir kişinin öldürülmesi suç olarak düzenlenmekte karşılığında da müebbet hapis cezası öngörülmektedir.
3- Kıyas Yasağı
Kıyas, hakkında düzenleme bulunmayan bir duruma, ona benzer durumlar için düzenlenmiş bir hukuku kuralının uygulanması olarak tanımlanabilir. Ancak ceza hukukunda suç ve ceza içeren fiillerin kanunla düzenlenmesi gerektiğinden, bir fiil kanun tarafından suç olarak düzenlenmediği takdirde cezalandırılmayacağı söylenebilir. Bu sebeple bir fiil suç olarak düzenlenmemişse buna benzeyen başka bir suça ilişkin yaptırım uygulanamaz. Öyle ki ceza kanununda kıyasın yanı sıra kıyasa yol açacak şekilde genişletici yorum da yasaklanmıştır.
4- Geriye yürüme Yasağı
Suç ve ceza kanunla düzenlenip yürürlüğe girdikten sonraki olaylar hakkında uygulanabilir. Kanunilik ilkesi gereğince kanunun yürürlüğünden önceki olaylara uygulanması söz konusu değildir. Bu da kişilere hukuki güvence sağlar. Ancak sonradan suç ve ceza içeren bir kanun değiştirilmiş olabilir. Bu durum suç işleyen kişinin lehine ise geçmişe de uygulanabilir. Aleyhe kanun geçmişe yürümez.