Ceza Hukukunun Kaynakları
Ceza hukukunun temel kaynakları doğrudan ve dolaylı kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bu kaynaklar ceza hukukunun asli ve tali kaynakları olarak da ifade edilir. Doğrudan kaynaklar bağlayıcı nitelikteyken dolaylı kaynaklar bağlayıcı değildir. Ceza hukukunun uygulanmasında ve anlaşılmasında yardımcı nitleik taşırlar. Ceza hukukunun doğrudan ve dolaylı kaynakları şu şekildedir:
Ceza Hukukunun Doğrudan Kaynakları
1- Anayasa
Anayasada temel hak ve hürriyetlere, suç ve cezalara ilişkin düzenlemeler mevcuttur. Bu düzenlemeler ceza hukukuna kaynak oluşturur. Anayasa normlar hiyerarşisinde en üstte bulunur. Dolayısıyla ihdas edilecek kanunlar Anayasa’ya aykırı olamaz. Ceza normları da temelde Türk Ceza Kanunuyla düzenlenmektedir. Ceza Kanunu’nda yer alan düzenlemelerin de Anayasa’ya aykırı olmaması gerekir
Anayasa’da yer alan Ceza Hukukuyla bağlantılı bazı maddeler şu şekildedir:
Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
Madde 19 – Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir. Hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.
Yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.
(Değişik birinci cümle: 3/10/2001-4709/4 md.) Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal (…)[1] ve savaş hallerinde uzatılabilir.
(Değişik fıkra: 3/10/2001-4709/4 md.) Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir.
Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.
Madde 21 – (Değişik: 3/10/2001-4709/6 md.)
Kimsenin konutuna dokunulamaz. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
C. Suç ve cezalara ilişkin esaslar
Madde 38 – Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md.) Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.
Ceza sorumluluğu şahsidir.
(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/15 md; Mülga fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.)
(Değişik onuncu fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.) Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
(Değişik son fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.
2- Uluslararası Sözleşmeler
Anayasanın 90. maddesinin 5. Fıkrasında Uluslararası Sözleşmelerle ilgili düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre:
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. Bu düzenlemeye uyan uluslararası andlaşmalar kanun hükmünde sayıldığından ceza hukukuna kaynaklık eder”
Ceza Hukukuna İlişkin Uluslar Arası Sözleşmeler’den bazıları şu şekildedir.
- Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi,
- Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi,
- Tedhişçiliğin Önlenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi,
- Ceza Kovuşturmalarının Aktarılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi
3- Kanun
Ceza hukukunun temel kaynağı Türk Ceza Kanunu’dur. Ceza Kanununda suç, suçtan dolayı sorumluluğun esasları, yaptırımlar ve suç tipleri yer almaktadır. Temel kanun bu olmakla birlikte suç ve ceza içeren hükümler diğer kanunlarda da yer almaktadır. Ceza kanunu genel kanun nitleiğindedir. Buradaki hükümler diğer kanunlarda yer alan suç ve ceza içeren hükümler bakımından da uygulanmaktadır. Suç ve cezaların Yer aldığı diğer kanunlara şu örnekler verilebilir:
- 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu
- 5411 sayılı Bankacılık Kanunu
- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu
- 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu,
- 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu,
- 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu,
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
Ceza hukukuna kaynak oluşturması bakımından sadece suç ve ceza içeren kanunlar olması gerekmez. Ceza hukukunun uygulanmasına yorumlanmasına ilişkin kanunlar da kaynak niteliği taşırlar. Bu kanunlara şu örnekler verilebilir.
- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu
Ceza Hukukunun Dolaylı Kaynakları ( Ceza Hukukunun Yardımcı Kaynakları)
1- Örf ve Adet
Örf ve adeti toplum içerisinde uzun zamandan beri uygulanmak suretiyle bu topluma yerleşmiş olan kuralları ifade etmektedir. Kanunilik ilkesi örf ve adet kuralıyla ceza verilmesini engeller. Ancak bazı hususların yorumlanmasında örf ve adet’e başvururlabilir. Bu noktada örf ve adet kuralları ceza hukukukuna kaynaklık eder.
Örneğin, hakaret suçunda kişi bakımından hangi ifadelerin hakaret oluşturup oluşturmadığı örf adet kurallarına göre yorumlanabilir.
2- Mahkeme İçtihatları
Ceza kuralları mahkemeler tarafından uygulanır. Daha önceki yargılamalarda alınan kararlar, hakkında hüküm verilen suç’a ilişkin yorum ve anlamlandırma bakımından yeni yargılamalara da kaynaklık edebilir. Bu kaynaklar arasında en önemlileri Yüksek Mahkeme kararlarıdır. Ceza hukukunda Yüksek Mahkeme kararlarından kasıt Yargıtay kararlarıdır. Yargıtay ilk derece ceza mahkemeleri tarafından verilen hükümlerin son denetim merciidir. Dolayısıyla Yargıtay tarafından bozulan veya onanan kararlar da gerek diğer mahkeme kararları gerekse doktrin bakımından yararlandığı ölçüde kaynak niteliği taşır.
Kural olarak Yüksek mahkeme kararları bağlayıcı değildir. Mahkemeler önceki Yargıtay kararlarından farklı bir karar verebilirler. Ancak bunun istisnası Yargıtay Kanunu’nun 45. Maddesinde düzenlenen içtihadı birleştirme kararıdır. Yargıtay tarafından verilen içtihadı birleştirme kararları bu kanun sebebiyle mahkemeler bakımından bağlayıcıdır.
3-Doktrin (Bilimsel Görüşler)
Doktrin, diğer adıyla bilimsel görüşler, ceza hukuku alanında araştırma yapan bilim insanlarının bilimsel görüşlerinden oluşurlar. Bilimsel görüşlerde ceza hukuku kurallarının yorumlanması, uygulanması gibi konular ele alınarak incelenir ve gerektiğinde eleştiriler yapılır.